Okey Masasında Unutulmaz Bir Anı

Taşların Konuştuğu Gece: Okey Masasında Unutulmaz Bir Anı
Taşların Konuştuğu Gece
Gece saat on bir… Sıcak yaz akşamı. İçim daralmış, dertleri unutmak için mahalle kıraathanesine uğradım. İçeri girer girmez tanıdık sesler karşıladı beni:
okey oyunu oynayanların sesi, taşların tıkırtısı, çay kaşığının bardaktaki dansı…

Köşedeki masada her zamanki ekip vardı:
Ali Abi, Sami, Murat… ve boş bir sandalye.
“Efe, tam zamanında geldin. Dördüncümüz ol,” dedi Ali Abi.
İçimden “birkaç el atar, sonra kalkarım” dedim. Ama o gece… o masa beni bırakmadı.
İlk elde şans benden yanaydı. Ama esas olay dördüncü elde oldu. Taşları dizdikçe bir şey fark ettim. Taşlar sanki bilerek diziliyordu.
Elimde iki joker, çift okey… 112 puanlık destansı bir el!
Herkes taş atıyor, ben bekliyorum. Derken Murat’tan o muhteşem taş geldi:
9 karo! Beklediğim taştı.
Ama hemen atmadım. Taşla biraz oynadım, sonra göz göze geldik Ali Abi’yle.
“Bu gece farklısın sen,” dedi gülümseyerek.
Ve o an geldi… taşı bıraktım:
“Okey!”
Masada bir sessizlik. Sonra kahkahalar, çay bardaklarının şıngırtısı. Sami, “Sen kesin büyü yaptın,” dedi. Murat surat asıp dışarı çıktı. Ben mi? Sadece gülümsedim.
Kıraathaneden çıkarken Ali Abi omzuma dokundu:
“Taşları herkes çeker, ama taşların seni seçtiği geceler nadirdir…”
O geceyi hâlâ unutmam. Ne zaman canlı okey masasına otursam, kulağımda hep aynı fısıltı yankılanır:
“Bu gece belki yine taşlar seni seçer…”
